Turkey
This article was added by the user . TheWorldNews is not responsible for the content of the platform.

Orhan Bursalı : Bugünkü çöküş ve yağma 2006’da başladı!

Önceki gün Daron Acemoğlu’nun CHP’nin İkinci Yüzyıl Kongresi’nde yaptığı konuşmada benim için yeni bir şey vardı: Aslında ekonominin çöküşü 2006’da başlamış! Acemoğlu Türkiye’nin, ağırlıklı olarak AKP döneminin “büyüme dinamikleri”ni inceliyor.

Türkiye, 2006-2022 iniş ve çıkışlarla büyümüş ama nasıl? Kalitesi düşük, ikiye ayırıyor dönemi:

“AKP 2006’ya kadar ortalama yüzde 6 büyüme yakalamış. Bu dönem enflasyon kontrol altına alınmış, mali politikalar doğru uygulanıyor, yolsuzluğa karşı ufak da olsa birkaç adım atılıyor, başka reformlarla beraber Türkiye ekonomisinin potansiyeli artıyor ve büyüme daha kaliteli bir hale geliyor, yüzde 5 oranında ortalama toplam faktör verimliliği büyümesi var.”

İktisatçıların en önemli ölçümlerinden biri toplam faktör verimliliği. Büyüyorsun ama nasıl? Bir slayt gösteriyor ve soruyor: “Türkiye’nin büyümesi nereden geliyor, işgücünden mi, fiziksel sermayeden mi, yoksa toplam faktör büyümesinden mi? 1990’larda toplam faktör verimliliğinde sıfır büyüme var, yani üretkenlikte ve verimlilikte hiçbir gelişme yok.”

Daron Bey aslında bunları söylerken 2001’e kadar olan hemen hemen 18 ekonomik çöküşü de anlatmış oluyor. 18 kez IMF el koymuş duruma, hepimiz yoksullaşmışız. Neden? Ekonomik üretkenlik ve verimlilik sıfır ise durmadan çökeceksin!

2006’YA KADAR BİR İYİLEŞME VE...

Toplam faktör verimliliği denen nesneyi açıyor Acemoğlu: “...Örneğin; ihracata bakılabilir, 1990’ların ortasında çoğu tarımsal ve düşük kaliteli ürünler. Örneğin, tekstil... Ama 1990’lardan 2006’ya kadar bir iyileşme var.. Orta kaliteli, orta teknolojisi olan ürünlerin payı hızla artıyor. Örneğin, beyaz eşyalar. En yüksek teknolojilerde büyük bir ilerleme yok ama yine de ihracatın teknoloji katkısı giderek artıyor.”

Eee sonra?

... ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI

“2006-2007 senesinden sonra toplam faktör verimliliğinde bir durulma var. Sonra sıfır ilerleme. Türkiye yine düşük kaliteli büyümeye geri dönüyor, başka orta gelirli ülkelerle kıyaslarsak Malezya, Meksika, Çin, Türkiye’den çok daha ileride. Daha fazla teknoloji içeren ürün ihraç ediyorlar.”

PEKİ NEDEN?

En önemli soru ve yanıtı burada: “Ne yazık ki 2006’dan sonra yolsuzluk artıyor, reformlar tam tersine gidince bir görüyoruz ki toplam faktör verimliliğinde büyüme ortalama yüzde sıfır, hatta negatif. Yani, Türkiye’de verimlilik artışı yok.”

Sıralıyor: “.. Düşük kaliteli verimsiz büyümenin en önemli unsurlardan biri de kaynaklarımızı doğru kullanmamamız. Mesela insan kaynakları... Eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi çok kötü. Örneğin, Türkiye’den gelen öğrencilerin uluslararası sınavlarda aldığı notlar çok düşük; öğrencilerin üniversiteye gitme ya da liseden mezun olma oranları Avrupa’dan hatta Güney Amerika’ya oranla çok düşük. Türkiye en az lise mezunu olanlar ülkesi..

SONUÇ YOKSULLUK

- “Teknolojiye yatırım yapmamak, verimsiz büyüme, insan kaynaklarını doğru kullanmamanın net sonucu: Düşük verimli istihdam, düşük ücret düzeyi, yoksulluk..”

- Tabii gelir de çok eşitsiz dağılıyor. Bu eşitsizliği gösteren ‘GİNİ Katsayısı’na bakalım: 2000’lerin başında Türkiye’nin GİNİ katsayısı yüzde 42. Avrupa’da örneği yok.

- Peki GSYİH nasıl büyüdü, diye soruyor: Kredi patlaması ve dış borçlarla... 2000’lerin başında Türkiye’deki toplam kredi, gayrisafi milli hasılaya (GSMH) oranla yüzde 10’dan hızlı bir büyüme ile bu yüzde 80’e yaklaşmış. Büyümenin ana motoru bu.

- Ülkeye akan kaynaklar; yatırıma, Ar-Ge’ye, teknolojiye, insani kaynaklara, eğitime bilime gitmiyorsa sorunlar büyüyor.

İNŞAAT=YOLSUZLUK

- Bir de sermayenin yarısı inşaata akmış. Dünyada görülmüş değil. Bu durum teknolojik bir ilerleme getirmiyor, yolsuzluk getiriyor..

- Yolsuzluğu denetleme, yargı, hukuk üstünlüğü hepsinde 2006-2007’den sonra çökme var. 

- Türkiye’deki siyasi haklar şu anda 1980’in başına döndü. 2006-2007’den sonra korkunç bir çöküş var ifade özgürlüğünde. Özgür medya, özgür sivil toplum artık çok zor çünkü düşük kaliteli büyüme bunları da getiriyor.

- Enflasyon yüksek olunca gelir dağılımını çok daha kötüleştiriyor, yoksulluğu daha da derinleştiriyor. Aynı zamanda yatırım sistemini de çarpıtıyor..

***

Evet, yarın 2006’dan sonra AKP’nin ülkede ipleri nasıl kopardığını siyasi kargaşaların ve büyük vurgun ile yolsuzlukların içine sürüklediğine bakalım.