Turkey
This article was added by the user . TheWorldNews is not responsible for the content of the platform.

Özdemir İnce : Din adamlarının zorbalıkları

Din adamlığı, ilkel dinlerden, çoktanrılı dinlerden başlayarak tektanrılı dinlere (Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam) kadar, Tanrı inancı ve dinlerin örgütlenmeye başlamasıyla birlikte ortaya çıkan bir meslek ve toplumsal sınıftır. Dinlerin örgütlenmesinden (tapınak, sinagog, kilise, cami) itibaren bu sınıf yönetici sınıfın payandası ve emir eri olmuştur. Her zaman otoriteden, iktidardan, toprak sahiplerinden, sermayeden, burjuvaziden yana olmuş, köylü ve işçi sınıfının ezilmesine ve sömürülmesine katkıda bulunmuştur. Din ve inancın değişmezliğine sığınarak her türlü ilerleme ve değişimin karşısında olmuştur. Bu iddiayı destekleyen bir örnek verelim:

“Matbaanın keşfi üzerine papaya yazdığı mektubunda İngiltere Kralı Henry VII’nin ünlü Başpapazı Kardinal Wolsey (1471-1530) şöyle diyordu: Matbaanın keşfedilmesiyle kitap yayınlarının çoğaldığı ve eğitim ve öğrenimin geliştiği doğrudur; fakat aynı zamanda (fikir ve görüş) ayrılıklarının oluştuğu da bir gerçektir. (Bunun sonucu olarak) kişiler, kilisenin yerleştirdiği iman ve akideler konusunda düşünmeye ve sorular sormaya başlamışlardır. Din kitaplarını okuyor, anlıyor ve kendi anladıkları dilde ibadet ediyorlar. Bu (nedenle) kendi kendilerine, din adamlarına artık gerek bulunup bulunmadığı sorusunu sormaları söz konusudur. Eğer herkes kendi bildiği dilde ve kendi anladığı şekilde Tanrı’ya ibadet etmeye kalkacak olursa... böyle bizim mensup bulunduğumuz din adamları sınıfının çok zararına olur. Din esaslarının din adamlarından gayri hiç kimse tarafından bilinmemesi koşul olmalıdır...”*

“La ruhbaniyet-ül fil İslam” (İslamda ruhbanlık yoktur) derler ama İslamda hem dünya üzerinde hem dinsel alanda iktidar sahibi olan halife ruhban sınıfının başında bulunmaktadır.

Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan maaş alanlar tam anlamıyla İslami ruhban sınıfını oluşturmakta Osmanlı’da olduğu gibi iktidarın emrinde halkı ve emekçi sınıfları baskı altında tutmaktadır.

“Osmanlı İmparatorluğu döneminde yeniliğe karşı direnenlerin başında yeniçerilerin geldiği doğrudur. Fakat yeniçeriyi gerici ve yenilik düşmanı yapan güç din adamlarından gelmedir. Kötülüğün maşası din adamıdır, şu bakımdan ki halk yığınlarını camide, her yenilik vesilesiyle ‘Din elden gidiyor’ yaygarasıyla yoğuran, çoğu zaman ayaklandıran o olmuştur.

1800’lerde yeniçerilerin kazan kaldırmaları sonucu olarak memleketin ne hale girdiği herkesçe bilinir. Yeniçeri kuruluşunun devlet ve memleket bakımından ne büyük bir felaket kaynağı olduğu daha o tarihlerde anlaşılmıştır. Ve işte böyle bir durumda dahi yeniçeriyi destekleyen, hatta kışkırtanlar ve padişah tarafından yapılmak istenen yenilikleri ‘dinsizlik’ olarak tanımlayanlar din adamları olmuştur.”**

AKP kadrosu, maşallah, başkanından milletvekiline, yerel parti başkanlarından çaycısına kadar tamamı, Allah nazardan saklasın, tamamı din adamı. Kimisi, bakan kadrolu Vahit Kirişçi gibi “Seçimlerin hepsi kritikti, bunların hepsi önemliydi ama bu seçim çok daha önemli. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. O tarafa gittiğimizde soracaklar. İnsanlık adına bu memleketin, milletin değil, tüm mazlum milletlerin selameti adına atmanız gereken hangi adımı attınız? Hamdolsun bunun verilecek cevabı var” der ve cevabın AKP olduğunu ima eder. Kimi AKP genel başkanı gibi başta enflasyon olmak üzere bütün ekonomik felaketlerin sorumlusu olarak “NAS”ı gösterir.

Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosundan maaş alan imamlara gelince sabah uyanır uyanmaz Atatürk’e küfrederek işbaşı yaparlar, günlük mesailerde Cumhuriyete lanet okurlar. Kimilerinin de gözü halkın çoluk çocuğunun kolundan, bacağından başka bir şey görmez. Humeynileşmelerine bir adım kalmıştır.

* İlhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları Din Adamları, Kaynak Yayınları, 3. basım, 1996, s.18.

** Age, s.33